Bu yazıları yazmak bana düşmez.
Ustalar yol verdikçe, yolu da yarıladıkça yazmaya gayret ediyorum.
*
Gazetecilik zor iştir.
Özveri ister.
Sabır ister.
Araştırmak ister.
Sorgulamayı ister.
Bence; en önemlisi gazeteci güven vermek zorundadır.
Güven veremeyen gazeteci, boş tenekeye benzer.
Gazeteci, toplumun aynasıdır.
Öyle olmak zorundadır.
Ne gördüyse onu okuyucuya aktarmalıdır.
Okuyucudan kopuk gazeteci olmaz.
Gazeteci, dediğin okuyucusuna saygı duyandır.
Gazeteci, saygın insandır.
Gazeteci, aydın insandır.
Gazeteci, yazdığının arkasında duran insandır.
Yazdığına sahip çıkmayandan da gazeteci olmaz.
Her yazı gazetecinin çocuğu gibidir…
Her yazı namustur.
Öyle siyasiler gibi ‘ben yaptım oldu. Ben söyledim oldu. Dün dündür bugün bugündür!’ gazeteci diyemez.
Zira; gazeteci tarihe not düşendir.
Bu notu düşerken de; tarafsız sadece kamunun yararını düşünerek düşmek zorundadır.
Gazeteci, kimsesizlerin kimsesi olmalıdır.
Gazeteci, her ne pahasına olursa olsun, korkusuz olmalıdır.
Korkakların gazetecilikte yeri olmaz.
Gazeteci, en kutsal mesleklerden biridir.
25 yıl boyunca bu mesleğe layık olmaya çalıştım.
Çok özveride bulundum.
Hep gönüllere dokunmaya çalışmaya gayret ettim.
Hiçbir beklenti içinde asla olmadım.
Sadece gazetecilik yapmaya çalıştım 25 yıldır.
Ustadan ne gördükse onu yazdık, ne gördükse öyle yazdık.
Doğruluktan, dürüstlükten, haktan, hukuktan ve adaletten asla ödün vermedik.
Yüce önder Mustafa Kemal Atatürk şöyle demişti; ‘Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır!.’
Ne mutlu samimi olabilenlere…
Ne mutlu yıllar geçse de; hala amatörce yazanlara.
Bana göre; hayatın ta kendisidir gazeteci.
Tufan bey in yazılarını severek okuyoruz.